18 Eylül 2016 Pazar

“Subliminal’’ Mesaj Gücüm Olsaydı…


Savcı, TBMM’de ‘’Darbeleri Araştırma Komisyonu’’nda verdiğim ifadeyi okusaydı, belki bir kez daha düşünürdü

Çok genç ‘’kahraman’’ savcının iddia ettiği gibi ‘’subliminal’’, yani bilinç altına mesaj iletmek gibi insanüstü bir gücüm olsaydı bunu hiç kuşkusuz ve acilen bunu bugünkü Türkiye’nin ‘’demokrasi ve hukuk devleti’’ olması yönünde kullanırdım.

Bu sayede, içine birçok insan gibi bizim de katıldığımız bu hukuk ve akıl dışı durumlarla, Türkiye bu ürkütücü çıkmaza biraz daha savrulmuş olmazdı.

Savcı hukuk tarihinde olmayan suçlar yerine ufak bir gayret gösterip, TBMM’de ‘’Darbeleri Araştırma Komisyonu’’nda verdiğim ifadeyi okusaydı, böyle zoraki gözaltı sürecinin parçası olmam konusunda, sanmasam da, belki bir kez daha düşünürdü.

Yüreklere Akan Nehir, Nehirlere Akan Yürek


Belki uçan memelileri biliriz ama cevabını bilmediğimiz bir soru soran öğretmenimize "hostes" gibi muzip cevaplar vermeyenimiz var mı? Belki kaçırıp ufak bir fidye talep etmedik ama mavi boncuklu bir yıldıza aşık olmayanımız var mı? Belki penceresinden görebileceği yola kırmızı boyayla "Seni Seviyorum" yazamadık ama sevdalandığının evinin önünde sabahlamayanımız var mı? Belki kardeşimiz kanser olmadı ama en azından nenemizin, dedemizin son zamanlarını güzel geçirmesi için çırpınmayanımız var mı? Belki maden işçisi değiliz ama ekmeğini kazanmak için alın teri dökerken haksızlığa isyan etmeyenimiz var mı?

O, bu yüzden Tarık arkadaşımızdı, Tarıkımızdı, Tarık ağabeyimizdi, Tarık kardeşimizdi, Tarık yoldaşımızdı. O, bu yüzden ölümsüz. O, bu yüzden bu toprakların o güzelim insanları yaşadıkça yaşayacak. Lise sıralarında rastlayacaksınız ona. Bir lokantada hesap ödeyemedi diye kardeşleriyle dayak yiyecek. Dayak yemişten betere dönecek kadar aşık olup çıkacak karşınıza. Kanını satacak, canı gibi sevdiğinin bir gülüşü için. Dövüşecek zulmedenlerle, sömürenlerle, sırtında işçi tulumu...
O, Türk halkının yüreğine akan nehirdi; tertemiz, duru ve yangınları söndüren ve zindeleştiren. Her birimizin yüreğinde ondan damlalar var. İçimize işlemiş. Ama sadece beyaz perdenin öte yakasında yüreğimize "Akan" Tarık değil o. O aynı zamanda çok sevdiği Nazım ustanın "Büyük İnsanlık"ın nehrine akan yürek.

Beyaz Perdenin Arkasında

Ne büyük onurdu seni tanımak Tarık ağabey. Beyaz perdenin önünde gördüğüm efsaneden, daha da insan, daha da cesur, daha da fedakar olduğunu görmenin nasıl umut ve güç verdiğini tarif etmek kolay değil.
6 yıl önce ilk kez telefonda konuştuğumuzdaki heyecanımı da anlatamam. Sonra ilk kez bir yürüyüşümüz için çağrı yapmanızı istediğimde "Atla gel" demen. Bir arkadaşına seslenir gibi. "Canım Kardeşim" filmindeki Halit gibi olmuştum koşa koşa gelmiştim. Bana kamera, ışık dersi vermiştin. "Çekim orada olur mu? Bak burada ışık daha güzel" Sert ama sevecen Mahmut Hoca gibi. Sonra o büyük 19 Mayıs 2012 Diriliş Yürüyüşü öncesi gözünün nuru Taş Mektep'i gezdirmiştin. Biz zaten o güzelim eğitim yuvasından mezun olup sonra Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi olan arkadaşlardan biliyorduk. Ama sen Mahmut Hocanın yüreğiyle anlatıyordun. Taşı sıkıp suyunu çıkaracak heybetine aşinaydık. Taşı yontup, mektep yapacak işçiliğine, inceliğine orada hayran olduk.

Barikatların Önünde

13 Aralık 2012 günü Silivri Zindanı önünde toplanıyoruz. Türk ordusuna ve Türk aydınına Fethullahçı Tertip dönemi... Çok sayıda sanatçımız orada. Tarık ağabeyi arıyor gözlerim. Göremeyince canım sıkılıyor. Sonra barikatların önüne gidiyorum arkadaşlarımın yanına. Bir anda görüyorum ağabeyimi orada. Ben arkada kalmışım o en önde. Daha rahat daha sıkıntısız zamanlarda ortada görünmeyen, kutlamalarda yer almayan adam zulme karşı direniş mi var, bütün gövdeni halka dönük saldırıya siper etmek mi gerekiyor, en önde.
O varsa o barikatın yıkılması gerekiyor. Barikat bile bu yakışıklı adamın, yakışıklı yüreğin karşısında eli ayağına dolaşarak bırakıyor kendini.

"Siz İsteyince Kıramıyorum"

Her aradığımda, "sen de sıktın ama" diyecek diye endişemi anında bitiren bir güzel "Merhaba Çağdaş" sesini duyuyordum. Sonra "Atla gel". Tarık ağabey bize danışman olmanı istiyoruz. Ağabey Gezi Parkı'na gelebilir misin? Tarık ağabey bir demeç versen? Ağabey liseliler seni görmeyi çok istiyor. Gazdanadam Festivali yapacağız senin olman şart. Hep "evet", hep "tabi olur". Ne zaman "Mümkün değil"? "Çağdaş, Afrodisias Belgeseli'nin çekimleri var. 2 ay yokum ben" Yaşamının son anına kadar üretti. Belgeseller çekti ardı ardına. İş üstündeyse, üretiyorsa geri çevirdi sadece. Ama o belgeselleri de bizim için çekiyordu ya. Buna geri çevrilmek denir mi?

"Çağdaş, Köy Enstitülerini anlatan bir belgesel; Bir Meçhul Öğretmen. Onun son işleriyle uğraşıyorum". Bitirir bitirmez hemen belgeseli istiyoruz. Arabasındaki bütün DVD'leri veriyor. İzliyoruz ve daha çok arkadaşımız izlemeli diyoruz. "Ağabey biz bu belgeseli Marmara Üniversitesi'nde göstermek istiyoruz." "Güzel" "Ama senin de gelmen lazım. Belgesel gösterimi ardından söyleşi" "Çağdaşcığım ben uzun süredir hiç bir söyleşiye katılmıyorum." "Ağabey lütfen Köy Enstitülerinin biz gençler için anlamını biliyorsun kırma bizi". "Tamam tamam. Nasıl yapsak? Siz isteyince kıramıyorum ki." Tabi aynısını tıklım tıklım dolu salonda söyleyince suratımın nasıl kızardığını da unutmuyorum. Sözde misafirimizdin ağabey ama dönüşte beni arabanla eve senin götürdüğünü de unutmuyorum. Yolda Tchaikovsky Piano Keman Konçertosu eşliğinde sohbetimizi de. Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyet, laiklik, vatan sevgisinin ve emekçi halka bağlılığın kıymetini her geçirdiğimiz saniyede aktarıyorsun.

Alev Çiçekleri

Türkiye Gençlik Birliği, gençler, biz hep istedik. Sen hep verdin. Almadan vermenin erdemini öğrettin. Çıkarsız, hesapsız yurt ve insan sevgisi. Son belgeselin Atatürk'ün Alev Çiçekleri. İzlerken gözlerim dolmuştu. Aradım. Daha ben demeden, "Çağdaş şöyle büyük bir gösterim yapalım gençlerle doldurun salonu ben de geleyim söyleşiye". Havalara uçmuştum. Kocaman gülerek kapatmıştık telefonu. Hazırlıklar sürerken bir kere daha aradım Tarık Ağabeyimi. "Ağabey bu ay yapalım diyoruz. Hangi tarih uygun olur?" Sesi biraz kötü gelmişti. Ama hiç konduramamıştım. Ama söyledi ya o lanet hastalığı. "Biraz toparlayayım tekrar haberleşiriz" Tarık Ağabey "Kahraman"ımız... Şimdi Murat, Halit biz mi olduk?

Yormak istemiyoruz ama içimiz kemiriliyor. Bir daha arıyorum 2 hafta sonra "Ağabey sen neleri aşmadın bunu da aşarsın" "Aşacağız evet. Bırakmak yok." Sonra bir daha ara. "Ağabey seni görmeye geleyim ne olur?" "Ben seni görüyorum haberlerde. Çok iyi gidiyorsunuz. Biraz düzeleyim öyle görüşelim olur mu?" Sonraki arama ulaşılamıyor. Sonra gazetelerde haber "Tarık Akan Kanser". Artık kederin hususiyeti yok. Milyonlarla...

Burnumuzun direği sızladı bu 16 Eylül 2016'da. Tutamadık göz yaşlarımızı. O Tarık arkadaşımızdı, Tarıkımızdı, Tarık ağabeyimizdi, Tarık kardeşimizdi, Tarık yoldaşımızdı. Yok hayır! -di'li geçmiş zaman yok. Efsaneler ölmez. Tarık Akan; yüreklere akan nehir, nehirlere akan yürek. O nehirde süzülen yürekli çocukların var onbinlerce, Taş Mektep'ten, beyaz perdeden, TGB'den yetişen.

Bize dedin ya "Atatürk'ün ülkesine dair bir umut varsa TGB'de var" Sözümüz söz: Düşlediğin o Atatürk Türkiyesi'ni kuracağız. Biz de Alev Çiçekleriyiz.

Çağdaş Cengiz
TGB Genel Başkanı


Gezi Parkı - Haziran 2013


Marmara Üniversitesi ADK Söyleşi


Gazdanadam Festivali- 7 Temmuz 2013


Silivri Kuşatması-13 Aralık 2012





İslam'da Kurban


İslam’da Kurban 1. Bölüm (Halk TV)



İslam’da Kurban 2. Bölüm (Halk TV)



İslam'da kurban kesme ibadeti var mıdır? - İhsan Eliaçık

Okullar Öğretmensiz, Kamu Memursuz


Okulların 19 Eylül’de açılacağını hatırlatan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk kamuda yaşanan öğretmen ve memur açığına dikkat çekti. Koncuk, ‘KHK da ismi çıkmayan tüm memurlar da kamu ihtiyaçları dikkate alınarak hemen göreve iade edilmeli, inceleme gerekliyse görevde yapılmalıdır.’ dedi. Koncuk şunları kaydetti:

“Geçen yıl 75 bin ücretli öğretmen vardı, buna 50 bin eklersek şuan 125 bin öğretmene ihtiyaç var. MEB çok daha fazla ücretli görevlendirecek.

Hükümet açığa alınan ancak, KHK da ismi çıkmayan öğretmenleri hızla göreve iade etmeli, ihraç edilenleri hızla yeniden değerlendirmelidir.

KHK'da ismi olmayan 15 bin öğretmen hemen göreve iade edilmeli, ille soruşturma inceleme yapılacaksa görevde yapılmalıdır. Öğretmensiz olmaz.

İhraç edilen tüm memurlar itirazları doğrultusunda ciddi bir soruşturmaya tabi tutulmalı, ihraç kriterleri bir daha gözden geçirilmelidir.

KHK da ismi çıkmayan tüm memurlar da kamu ihtiyaçları dikkate alınarak hemen göreve iade edilmeli, inceleme gerekliyse görevde yapılmalıdır.”

Hiç Oldu Mu Şu Yaptığın?!


Köpekler Kelimeleri Ayırt Edebiliyor


Bilim adamları, köpeklerin sahiplerinin kullandığı kelimeleri ayırt edebildiğini ispatladı.

Science dergisinde yayımlanan çalışmada, Macaristan'daki Eötvös Lorand Üniversitesi’nden bilim adamları, 13 köpeğin beynini MR yöntemiyle inceledi.

Araştırmada, köpeklere sahiplerinin övgüyle ya da sıradan bir ses tonuyla söylediği sözcükler dinletildi. Bilim adamları, olumlu tonlama ile söylenen övgü sözcüklerinin köpeğin beyninde ödül olarak algılandığını ancak aynı ses tonuyla dile getirilen sıradan sözcüklerin köpeklerde aynı tepkiyi yaratmadığını gözlemledi.

Araştırmacılar, ayrıca hayvanların, sahiplerinin kullandığı bazı kelimeleri tonlama farklılığına rağmen ayırt edebildiğini ortaya çıkardı. Çalışmada, köpeklerin insanlar gibi kelimeleri algılamak için beyinlerinin sol, tonlamayı algılamak için ise sağ yarısını kullandığı tespit edildi.

Makalede, köpeklerin nesneleri getirmeleri için söylenen yaklaşık bin kadar sözcüğü ayırt etme yeteneğine de sahip olduğu ifade edildi.

17 Eylül 2016 Cumartesi

Uygun Eş Bulamayan Kadınlar Yumurtalarını Donduruyor


Araştırmada, ilerleyen yaşlarda da çocuk doğurabilmek için yumurtalarını donduran kadınlara anneliği neden erteledikleri sorulmuş.

Toplumda, yumurtalarını donduran kadınların bunu "kariyer hesapları" nedeniyle yaptığı kanısının yaygın olduğunu belirten gazete, araştırma sonuçlarının bunu doğrulamadığını belirtiyor.

Yumurtalarını donduran kadınların verdikleri cevaplar, çocuk yapmak için uygun eş bulamamış olmanın en büyük neden olduğunu gösteriyor.

Araştırmaya katılan kadınların birçoğunun erkek arkadaşının olduğu, ama kadınların partnerlerinin iyi bir baba olamayacağını düşündükleri için ya da partnerleri düzenli bir hayat istemediği için çocuk sahibi olmayı erteledikleri ifade ediliyor

İngiltere'de her yıl ortalama 800 kadının yumurtalarını dondurduğu belirtiliyor.

Ne Güzeldi Bayramlar


#BayanYanı

Ateist Topluluğu'nun Yürüttüğü Kampanya İle 10 Bin Kişi Dinden Çıktı!


Danimarka Ateist Topluluğu’nun yürüttüğü kampanya sonucunda geçen üç ayda yaklaşık 10 bin kişinin Danimarka Ulusal Kilisesi’nden ayrıldığı bildirildi.

Topluluğun bu bağlamdaki en etkili girişimlerinden biri ise hazırladıkları bir internet sitesi sayesinde sadece birkaç tıkla kiliseden ayrılma işleminin tamamlanabilmesi.

Danimarka Ateist Topluluğu’nun Başkanı Anders Stjernholm hedeflerinin önümüzdeki 10 yıl içinde yarım milyondan fazla kişinin kiliseden ayrılması olduğunu kaydetti.

16 Eylül 2016 Cuma

Kadınların Cinsel Yaşamını Etkileyen Sorun


Normal doğum, yaşlanma, hormonal düzensizlikler, genetik yapı ve benzeri sebeplere bağlı olarak zaman içerisinde genital organın deformasyona uğradığını belirten uzmanlar, bu durumun kadının cinsel yaşamını da olumsuz etkilediğini söyledi.

Uzmanlar, kadınların cinsel bölge sorunlarının toplumda tabu olarak gösterildiğini ve inkar edilemeyecek kadar da çok olduğunun altını çizdi. Kadının bedeninin herhangi bir yerinde oluşan deformasyondan rahatsızlık duyması ne kadar normal ise, genital bölge problemlerinden de rahatsızlık duymasının ve çözüm arayışına girmesinin de normal olduğunu belirten Prof. Dr. Mesut Özcan, göz önünde olmayan bir bölgeye estetik operasyon yapılmaz diye düşünmenin de yanlış olduğunu dile getirdi. Özcan, “En sık karşılaşılan sorun normal doğum yapan kadılarda vajinanın ileri derecede bollaşması ve doğum sırasında gerçekleşen yırtılma ya da doğumu kolaylaştırmak için yapılan epizyotomi adı verilen kesinin düzgün onarılamamasıdır. Vajina dokularının özel teknikler ile yenilenmesi ve vajinanın daraltılması amacı ile yapılan müdahalelere vajina gençleştirme ameliyatı da denilmektedir. Genital estetik ameliyatlar ile normal doğum sonrası meydana gelen vajina genişlemesi gibi sorunlar çözüme ulaştırılırken, vajina dudaklarında yaşanan şekil bozuklukları da tedavi edilebilmektedir. Genital bölgede sarkıp bollaşan dokuların sıkılaştırılması ve gençleştirilmesine ilaveten iç dudaklardaki sarkma ve fazla dokuların da çıkarılması eş zamanlı olarak yapılabiliyor” dedi.

Genital estetiğin vücudun herhangi bir bölgesine yapılan estetik operasyondan farkı olmadığını ifade eden Özcan, vücudunun görünümünde yaşadığı problemleri dile getirerek yenilenme düşüncesi ile yüreklenen kadınların genital bölge estetik cerrahisine de ilgisinin giderek artmakta olduğunu vurguladı.

Abi Kaçalım Diyorum


#LemanDergisi

Dünyada 758 Milyon Kişi Okuma Yazma Bilmiyor


Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Kurumu 'Reading The Past Writing The Future' ismi altında yaptığı çalışmada, dünyada 758 milyon okuma, yazma bilmeyen olduğuna dikkat çekti.

Birleşmiş Milletler raporuna göre okuma, yazma bilmeyenlerin üçte birini kadınlar oluşturuyor. 2030 yılına kadar devam etmesi beklenen yetişkinlerin ömür boyu öğrenme projesiyle dünyada okuma, yazma öğretimin yaygınlaşması hedefleniyor.

Fransa'da okuma yazma bilmeyenlerin sayısın 2 milyonu geçtiği komşusu Almanya'da ise yaklaşık 1 milyona yakın kişinin okuma, yazma bilmediği, 6 milyondan fazla Alman'ın okuma ve yazmada heceleyerek zorluk çektiği kayıtlara geçti. Son 16 yıl içinde okuma yazma bilmeyenlerin sayısı yüzde 82'den, yüzde 86'ya yükseldi. En çok okuma, yazma bilmeyenlerin Afrika ve Asya kıtasında yaşadığı öğrenildi.

15 Eylül 2016 Perşembe

Zayıflamak İstiyorsanız Geç Saatte Yemek Yemeyin!


Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, gece geç saatte yemek yiyip yatılmaması gerektiğini belirtti.

Sağlıklı zayıflamanın 2 temel kuralı bulunduğunu dile getiren Enç, “Bu kurallardan ilki yeterli ikincisi dengeli beslenmek. Eğer beslenmenizdeki hataların farkına varırsanız ve bu hataları teker teker hayatınızdan çıkarıp yerine doğru besinleri koyabilirseniz, zaman içerisinde ideal bedene sahip olabilirsiniz. Sabah saatleri metabolizmanın en hızlı çalıştığı saatlerdir. Bu sebeple sabah kahvaltısı mutlaka yapılmalı. Kahvaltı erken saatte edilmelidir. Erken saatte kahvaltı protein içeriği yüksek olan bir kahvaltı gün içinde besin tüketiminizi azaltabileceği gibi yağ yakmayı da hızlandırır. Eğer kahvaltınızı öğlen saatlerine bırakırsanız vücut o saatte çalışmaya başlar ve büyük olasılıkla gece yemek yemeye başlarsınız veya akşam yemeklerinizin kalorisi yüksek olur. Oysa ki metabolizmanın en düştüğü saatler akşam saatlerdir” dedi.

Ara öğünlerin atlanmaması gerektiğini söyleyen Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Sağlıklı ara öğünler, yemek vaktiniz geldiğinde aşırı aç olmanızı engellediği gibi yağ yakıcı metabolizmanızın da hızlanmasını sağlar. Ara öğünlerde yoğurt,1 porsiyon kuruyemiş, tarçınlı süt,1/4 simit,yarım paket kepekli meyveli bisküvi,yarım muz,2 adet grissini ya da 1 porsiyon meyve tüketebilirsiniz.Gün içerisin de su tüketimine dikkat edilmelidir.Günde en az 2 ya da 2,5 Litre su içilmelidir.Bu sayede hem dolaşım sistemi düzenli hale gelir hem de toksinlerden kurtulmak kolaylaşır. Öğle ve akşam yemekleri saati belirlenmeli ve o saatte yemek yenilmelidir. Yaz döneminde olduğumuz için öğlen yemeği saat 13:00-13.30 akşam yemeği de saat 19:00-19.30 gibi yenilebilir.Yatmadan önce de 1 bardak tarçınlı süt tüketilebilir.Özellikle gece geç saatlerde yemek yiyip yatmaktan uzak durulmalıdır.Çünkü yemeğin ya da atıştırmalığın üstüne hemen yatılması gece salgılanacak olan büyüme hormonunu salgılanmasını azaltır.Büyüme hormonu da vücudumuzda önemli görevlere sahip bir hormondur.Görevlerinden bazıları;Enerji için yağ yakımını arttırmak,besinlerle alınan kalsiyumun kemiklere geçmesini kolaylaştırmak,vücudun yeniden yapılanmasını sağlamak,iskelet yapısı gelişmemiş bireylerde boy uzamasını arttırmak,hücre gelişimini ve hücre yenilenmesini sağlamak gibi.” diye konuştu.

IMF, Ukrayna’ya 1 Milyar Dolar Krediyi Onayladı


Uluslararası Para Fonu (IMF), Ukrayna’ya 1 milyar dolarlık üçüncü kredi dilimini serbest bırakma kararı aldı.

IMF’den yapılan açıklamada, Ukrayna ile EFF programı kapsamında işbirliği konusunun ikinci kez gözden geçirildiği ve ülkeye 1 milyar dolar tutarında üçüncü kredi diliminin sağlanmasının onaylandığı belirtildi. Açıklamada, “Böylece, Ukrayna’ya program çerçevesinde sağlanan toplam kredi miktarı 7,62 milyar dolar oldu” denildi.

Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “IMF Direktörler kurulunun az önce aldığı kararı takdir ediyorum” dedi.

IMF kredisinin, Ukrayna’ya ABD’den 1 milyar dolar, AB’den ise 600 milyon euro tutarında finansal desteğin de önünü açacağını savunan Poroşenko, “Daha önemlisi, bu karar, Ukrayna ekonomisine yabancı yatırımların çekilmesi için fırsatlar penceresini açıyor. Dünya, Ukrayna’da reformların olduğunu, kaliteli ve olumlu değişimlerin yaşandığını ve ülkenin doğru istikamette ilerlediğini kabul ediyor” ifadelerinde bulundu.

Poroşenko ayrıca, IMF’in kararının, “Ukrayna’nın tekerine çomak sokmak isteyen” Rusya’ya karşı verilmiş bir sinyal olduğu değerlendirmesinde bulundu. Ukraynalı lider, “Rusya’nın, Ukrayna’nın IMF ile üçüncü kredi dilimi konusunda dayanışmasını bozma girişimi çöktü. Kremlin bu operasyonda kaybetti” dedi.

Ukrayna’ya IMF kredisinin verilmesi konusunda yalnızca Rusya’nın red oyu kullandığı açıklandı.

Bharara, Sarraf’ın Reddi Hakim Talebinin Geri Çevrilmesini İstedi


Rıza Sarraf hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge savcısı Preet Bharara, 'kara para aklama', 'bankacılık sahtekarlığı' ve 'ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme' suçlamaları ile New York'ta tutuklu olarak yargılanan İran asıllı iş insanı Rıza Sarraf'ın 'reddi hakim' talebinin geri çevrilmesini istedi.

Sarraf’ın, Türkiye’de bir hukuk konferansına katıldığı için ‘tarafsız olamayacağı’ gerekçesiyle ‘reddi hakim’ talebinde bulunduğu Yargıç Richard Berman ile ilgili savlarının hiçbir temele dayanmadığını savunan Bharara, mahkemeye sunduğu dilekçede, “Yargıç Berman, New York’ta görülen ilk duruşmada, İstanbul’da bir hukuk konferansına katıldığını kendisi dile getirdi. Sarraf ve savunma ekibi de bunu bildiklerini, bu durumun yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilemeyeceğine inandıklarını kendileri dile getirdiler. Aradan 4 ay geçtikten sonra, ‘reddi hakim’ talebinde bulunmanın hiçbir dayanağı yok” ifadelerini kullandı.

Bharara ayrıca dilekçesinde, Sarraf’ın yargılanmaya başladığı günden bu yana, kefaletle serbest kalmak istediğini, bu isteğin geri çevrildiğini, davanın düşmesi için dilekçe verdiğini ancak bunun da olumsuzlukla sonuçlandığını anımsattı.

Rusya Genelkurmay Başkanı Bugün Ankara’yı Ziyaret Ediyor


Rus Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov, Türk mevkidaşı Hulusi Akar ile Suriye krizinin çözümünü görüşmek üzere bugün Ankara'yı ziyaret edecek.

Rusya Savunma Bakanlığı resmi sözcüsü Tümgeneral İgor Konashenkov yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Rus Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı General Valery Gerasimov, 15 Eylül’de Türkiye’nin başkenti Ankara’ya bir çalışma ziyareti düzenleyecek. Gerasimov, Ankara’da Türk mevkidaşı Hulusi Akar ile bir araya gelecek ve Suriye’deki mevcut durum ile çözüm konusunda fikir alışverişinde bulunacak.”

Suriye’de Ateşkes 48 Saat Daha Uzatıldı


ABD ve Rusya'nın girişimiyle Suriye’de geçtiğimiz Pazartesi günü ilan edilen ateşkes 48 saat daha uzatıldı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner, başkent Washington’da düzenlediği günlük basın toplantısında Suriye’de 12 Eylül’de ilan edilen ateşkesin, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, iki gün daha uzatılması konusunda uzlaştıklarını söyledi.

Suriye genelinde şiddetin belli ölçüde azaldığını vurgulayan Toner, buna karşın bazı ateşkes ihlallerin yaşandığı bilgisinin geldiğini belirtti. Kurban Bayramı’nda Suriye’de çatışmaların durması konusunda ABD ile Rusya 9 Eylül Cuma günü İsviçre’nin Cenevre kentinde anlaşmaya varmıştı.

Angela Merkel, Burkanın Tamamen Yasaklanmasına Karşı


Almanya Başbakanı Angela Merkel (CDU), son dönemde dillendirilen burka yasağı konusunda açıklamada bulundu.

Başkanlığını yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisine yakınlığıyla bilinen Konrad- Adenauer Vakfı tarafından düzenlenen uluslararası din özgürlüğü konferansında konuşan Merkel, burkanın tamamen yasaklanmasına karşı olduğunu söyledi. Merkel, burka yasağının kamu hizmeti verilen alanlar ve mahkemelerde ise olabileceğini kaydetti.

“Farklı yaşamlar özgürlüğün mantıksal sonucudur” diyen Merkel, çok kültürlülüğün kısıtlanmasına yönelik atılacak adımların liberal düşünce üzerinde ciddi sonuçları olacağı uyarısında bulundu. Angela Merkel, gerek birlik partileri, gerekse aşırı sağ içerisinden burkanın tamamen yasaklanmasını isteyenlere, ”Tekerleği yanlış değerlendirmelerle geriye doğru döndürmeye çalışanları uyarmak istiyorum” dedi.

Hoşgörüyü teşvik
Toplumsal gruplar arasında hoşgörüyü teşvik etmek için eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Merkel, imamların da Almanya’da yetiştirilmelerinin gerekli olduğunu belirtti. Okullarda İslam din derslerinin artırılmasından yana olduğunu da kaydeden Merkel, “Şundan eminim ki; din eğitimi ne kadar iyi olursa, inanç toplulukları arasındaki diyalog ve karşılıklı anlayış da o derece büyük olacaktır” dedi.

Canlı Skor İddaa Maç Sonuçları


Tüm spor müsabakalarına ait canlı sonuçlar Sözcü Haber'de

Canlı maç sonuçları, skorlar, biten maçlar, dakika dakika takip ve son dakika gelişmeleri için Sözcü Haber'in canlı skor sayfasına girebilirsiniz.
http://sondakikahaberler101.blogspot.com.tr/p/iddaa-canli-sonuclar.html

İddaa Programı
http://sondakikahaberler101.blogspot.com.tr/p/iddaa-programi.html

Sürü Psikolojisi


#Karikatürler

Tatilden Dönmesek Mi Lan!


#PenguenDergisi

Arkadaşlık Araştırması


PLoS One ‘da yayımlanan araştırmanın sonuçları, arkadaşlık ilişkilerinizi yeniden ele almaya sevk edecek.

İşte size eğlenceli bir bir test: Zaman ayırın ve tam şuan düşünün; “Kaç arkadaşınız var?”

Yalnızca yakın arkadaşlarınızdan ya da gün içerisinde karşılaştıklarınızdan bahsetmiyoruz, “dostum” dediğiniz herkesi düşünün.

Saydınız mı? Güzel. Şimdi o sayıyı ikiye bölün; işte arkadaş sayınız.

Tamam, kabul ediyoruz pek eğlenceli bir sonuç çıkmadı belki, ancak bu yeni ve daha küçük olan sayı aslında daha doğru sayıyı veriyor size. PLoS One ‘da yayımlanan yeni bir araştırmaya göre; arkadaşınız olarak düşündüğünüz insanların yarısı sizi aynı tanım içerisine sokmuyor.

Bilimfili'nde yer alan habere göre, aynı sınıftaki 84 üniversite öğrencisine bir araştırma ölçeği sunan araştırmacılar, her kişiye çalışmaya katılan diğer kişileri 0 ile 5 arasındaki bir ölçekte arkadaşlık skalasına yerleştirmelerini istediler. Ölçekteki “0” değeri; “Ben bu kişiyi tanımıyorum” olarak ifade edilirken, “5” değeri; “En iyi arkadaşlarımdan birisi” olarak ifade ediliyor ve ölçekteki “3” ise; arkadaş tanımlaması için en düşük değeri karşılıyordu. Öte yandan katılımcılardan, diğer katılımcıların kendileri için ne oylama yaptıklarına dair tahminlerini de yazmaları istendi. Sonunda araştırmacılar 1353 arkadaşlık (yani bir kişinin bir diğer kişiyi en az 3 ya da daha yüksek bir oranla oyladığı) ilişkisinin olduğu sonucuna ulaştılar.

Muhtemelen sizi arkadaş olarak görmeyen birisini arkadaşınız olarak görmezsiniz. Gerçekte ise arkadaşlıkların yalnızca %53’ü karşılıklı.

Ancak hatırlatmakta fayda var; her bilimsel araştırmanın yanlışlık payı vardır. Kaldı ki; bu araştırma oldukça küçük bir grup üzerinde yapılmış ve deneklerin hepsi de lisans öğrencisinden oluşuyor. Öte yandan arkadaşlıklar zaman içerisinde değişir. Ve elbette ki zamanla arkadaşlıkların çoğu, bir eleme sürecinin ardından yalnızca birkaç “sağlam arkadaşa” kadar düşer. Ancak araştırma ekibi arkadaşlık üzerine yapılan geçmişteki birkaç çalışmayı (82 denekten 3160 deneğe kadar değişkenlik gösteren) daha ele aldılar ve benzer sonuçlara ulaştılar. Bu çalışmalar içerisinde de; ortak arkadaşlığın en yüksek oranı yüzde 53 çıktı.
Sonuçlar, belki de; kişinin, aslında olmayan karşılıklı dostluk ihtimalini birkez daha gözden geçirmesini öneriyor ya da insanların karşılıklı dostluk ilişkisini algılamada yetersiz kaldığını ortaya koyuyor. Gayet makul. Hiç kimse, kendisini istenmeyen olarak tanımlamak istemez, aslında olmayan ve belki asla olmayacak bir ilişki peşinde koşmak; işte bu kör nokta daha sonra duygusal bir öz-savunma formuna dönüşebilir. Neyse ki; hafta sonuna bir iki gün daha var, ve belki de tanıdığınızı düşündüğünüz insanlara dair ciddi bir sorgulama sürecine girmeniz için iyi bir fırsat.

Yılmaz Erdoğan'ın Son Filmi 'Ekşi Elmalar' 28 Ekim'de Vizyon'da



Yapımcı-yönetmen Yılmaz Erdoğan'ın merakla beklenen son filmi Ekşi Elmalar 28 Ekim'de beyazperdede izleyicisiyle buluşacak.

Filmin vizyona gireceği tarihin belli olmasıyla Ekşi Elmalar setinden de basına da yeni fotoğraflar düştü.


Filmde Erdoğan'ın kızlarını canlandıran Farah Zeynep Abdullari Songül Öden ve Şükran Ovalı'nın gölde ilk kez şampuanla yıkandıkları sahnenin fotoğrafları basına yansıdı.

"Matrix'te Yaşıyor Olma Olasığımız Yüzde 50"


Bank of America'nın (BofA) yatırım kuruluşu Merrill Lynch, "Matrix'te yaşıyor olma olasığımız yüzde 50" dedi.

ABD'nin önde gelen bankalarından Bank Of America (BofA), hazırladığı son raporunda oldukça çarpıcı bir analize imza attı. BofA'nın varlık yönetim şirketi Merrill Lynch'in raporuna göre, teknolojinin insan hayatı içindeki payı her geçen gün artıyor.

Raporda bir döneme damga vuran ünlü Hollywood filmi Matrix'ten alıntılar yaparak günlük yaşamla arasındaki benzerliğe dikkat çekildi.

Matrix üçlemesinin ilk filminde, Neo elinde bir kaşık tutar ve çevresindeki hiçbir şeyin gerçek olmadığını fark eder.

BofA'ya göre bu olay örgüsü gerçeğe oldukça yakın.

Analize göre bizim de Matrix'te yaşıyor olma olasılığı yüzde 50 oranında. Bunun anlamı, gerçek olarak algıladığımız dünya bir simülasyondan ibaret olabilir.

Merrill Lynch'in analizine göre, birçok bilim insanı, filozof ve iş dünyasının önde gelen isimleri, insanların bilgisayar kontrolündeki sanal bir dünyada yaşıyor olma olasılığının yüzde 20 ila 50 arasında olduğuna inanıyor.

Tartışmaya göre insanlar halihazırda herkesin aynı anda katılabileceği fotogerçekçi üç boyutlu simülasyonlara yaklaşıyor.

Analize göre yapay zeka ve sanal gerçeklik gibi alanlardaki ilerlemeler, gelecek medeniyetlerin, atalarının simülasyonunu yaratmaya karar vermiş olabileceğini akla yatkın kılıyor.

14 Eylül 2016 Çarşamba

Kırmızı Et Tüketiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler


Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, fazla kırmızı et tüketiminin karaciğeri vurduğunu söyledi. Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, Kurban Bayramı'nın bazı kişiler için tatil yapmak ve dinlenmek için iyi bir fırsat anlamına gelirken, çoğunluğu oluşturan geleneksel bayramcılar için ise akraba ziyaretleri, dostlar, arkadaşlar, misafirlikler demek olduğunu belirterek, “Tercihler nasıl olursa olsun değişmeyen bir şey var ki bayramlar, tüm aile bireylerini bir araya getiren, sevgi ve mutluluğun göstergesi olarak simgelenen geniş sofraların kurulduğu günlerdir. Beraberinde bayramda yenen tatlılar, börekler ve tabi öğünlerde fazlaca tüketilen kurban etlerinin tüketimi artmaktadır” dedi.

Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, kırmızı etin kaliteli bir protein olmasının yanında ne gibi faydaları bulunduğu konusunda işe şunları söyledi:

“Proteinler vücudumuzun yapı taşıdır ve her insanın günlük olarak kilosu başına 1-1,2 gram kadar protein alması gereklidir. Diyetimizin kaliteli protein kaynaklarından birisi kırmızı ettir. Vücudumuz etteki proteinin yüzde 80-90’ını kullanabilmektedir. Kırmızı et; iyi kalite hayvansal protein olmasının yanı sıra, demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleri ile B12, B6, B1 ve A vitaminleri içermektedir. Yağlı etlerin doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksektir. Görünür yağlar ayrılsa dahi kırmızı etin ortalama yağ içeriği yüzde 20’dir. Bu sebeple tüketilen miktar çok önem taşır. Vitamin ve mineraller vücudumuza enerji sağlamazlar ancak bu maddeler vücudumuzdaki bütün reaksiyonların kusursuz bir şekilde gerçekleşebilmeleri için gerekli olan maddelerdir. B12 vitamini de bu maddelerden bir tanesidir. Özellikle damar kalitesini artırmak ve hafızamızı güçlendirmek, sinir sistemimizi korumak için bu vitamine ihtiyacımız vardır. B12 vitamini kırmızı ette bol miktarda bulunmaktadır.”

Kırmızı eti ne sıklıkla tüketmeliyiz?

Doymuş yağ asitleri ve kolesterol açısından oldukça zengin olan kırmızı eti ne sıklıkla tüketilmesi gerektiği konusunda ise Küçük, “Ancak kırmızı etin az tüketilmesi kadar aşırı tüketilmesi de zararlıdır. Fazla tüketim aşırı kilo almaya, kolesterol yüksekliğine, kalp ve damar hastalıklarına, tansiyon yükselmesine, ayrıca bazı karaciğer ve barsak hastalıklarına yol açabilir. Kırmızı et, sindirimi zor bir besin olduğu için gereğinden daha fazla tüketilmesi durumunda midede şişkinlik ve hazımsızlık gibi şikayetler de görülebilir. Kırmızı eti haftada 2-3 defa 200-300 gram kadar tüketmek gereksinimlerimizi karşılamaya yetecektir” diye konuştu.

Demirin vücudumuz için besinler ile alınması elzem olan mineral olduğunu söyleyen Küçük, “Eksikliğinde halsizlik, uyku hali, baş dönmesi, mide bulantısı gibi sorunların yaşandığı kansızlık tablosu ile karşılaşılmaktadır. Beslenmemizde en iyi demir kaynağı nedir diye baktığımızda en zirvede kırmızı eti görmekteyiz. Ülkemizde diyetin tahıllara dayalı olması nedeniyle yetişkin erkeklerde günde 10 mg, kadınlarda 15-18 mg, gebe kadınlarda ise 27-30 mg demir tüketimi önerilmektedir. Diyetimizde kırmızı etin olmadığı durumlarda bu gereksinimi karşılayabilmemiz oldukça zordur. Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya sebzelerle birlikte tüketilmesi besin çeşitliliğinin sağlanmasına katkıda bulunduğu gibi sebzelerde bulunan C vitamininin etlerde bulunan demir, çinko ve magnezyumun emilimini, vücutta kullanılmasını arttırmaktadır” dedi.

Saçlarınız ve tırnağınız için kırmızı et tüketin

Başta protein olmak üzere vitamin ve mineraller açısından zengin olan ve beslenme zincirinde hayati bir yer tutan kırmızı etin vücudun günlük ihtiyacını karşılamanın yanı sıra saç, cilt ve tırnak sağlığı açısından da son derece önemli olduğunu kaydeden Küçük, “Yeteri kadar kırmızı et tüketmeyen kişilerin saç ve tırnakları cansızlaşır, incelir, cildi sağlıksız bir görünüm almaktadır” diye konuştu.
Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, eti yumuşatacak, tadını lokum kıvamında yapacak sos konusunda ise şu tavsiyede bulundu:

“4 kaşık yoğurt suyu, 1 adet soğan rendesi, 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 2 tatlı kaşığı karabiber, 1 yemek kaşığı kekik, 1 yemek kaşığı pul biber. Tüm malzemeyi karıştırın ve etlerinizi pişirmeden bu sosta marine edin.”

Başörtülü Emoji Önerisi


15 yaşındaki Suudi Rayuf Alhumedi, başörtülü emojilerin yaratılması için kampanya başlattı.

Almanya'da yaşayan Alhumedi, sosyal medya ve mesajlaşma programlarında sıkça kullanılan emojileri geliştiren sivil toplum örgütü Unicode Consortium'a yeni emoji önerilerini sunmuş durumda.

Eğer yeni emojiler onaylanırsa, 2017'den itibaren birçok platformda kullanıma sunulacak.

Emoji tasarımlarıyla ilgili bir makale okuyan Rayuf, başörtülü emoji teklifini Unicode'a göndermiş.
Fikri beğenen bir Unicode çalışanı, teklifin daha resmi bir hâl alması ve denetleyici kurula sunulması için Rayuf'a yardımcı olmuş.

'Dijital temsil hakkı'

Rayuf gönderdiği ilk e-postada neden başörtülü emoji istediğini anlatırken şöyle diyordu:

"Her şeyin dijitalleştiği bir dünyada yaşıyoruz. Artık her türlü görsel iletişimin vazgeçilmez bir parçası oldu. Dünyada bu kadar çok çeşitlilik varken bizim de bir şekilde temsil edilmemiz gerek. Başörtülü emoji fikrini tartışmamız gerek."

Rayuf'un teklifine sosyal haber sitesi Reddit'in kurucularından Alexis Ohanian'dan da destek var.

Ohanian Salı günü Reddit sitesinde başörtülü emoji konusunu canlı tartışmaya açtı ve Reddit kullanıcılarına fikrin sahibi Rayuf'a akıllarındaki soruları yöneltme imkanı tanıdı.

Kimi katılımcılar fikri beğenirken, kimileriyse başörtüsünü "kadınları baskı altında tutmak için kullanılan bir araç" olarak niteledi.

Rayuf ve onunla birlikte çalışan ekip başörtülü emoji teklifinin son halini Kasım ayında Unicode'a sunacak.

Geçen Haftanın Gazete Tirajları

Geçtiğimiz hafta en çok tiraj kaybını hangi gazeteler yaşadı?

5 - 11 Eylül haftasına ait gazete satış rakamları belli oldu.
Geçtiğimiz hafta en çok tiraj kaybını hangi gazeteler yaşadı?
Geçtiğimiz hafta tirajında en çok düşüş görülen gazeteler, Posta ve Hürriyet oldu.
Tirajını en çok atıran gazeteler ise Karar ve Yeni Birlik olarak belirlendi.

İŞTE TİRAJ RAPORU...


Erdoğan Kapağına Sert Tepki

Dışişleri Sözcüsü Bilgiç, Der Spiegel'in kapağının "İslamiyet hakkında olumsuz algı oluşturacak şekilde hazırlandığını" savundu.

Dişişeri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Almanya'da yayımlanan Der Spiegel dergisinin 13 Eylül tarihli "Türkiye Özel Sayısı"nın kapağının tahrik edici olduğunu savundu.


Bilgiç "Kapakta, 'Bir Ülke Özgürlüğünü Yitiriyor' alt-başlığına yer verilmesi, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün hain darbe teşebbüsü sırasında, Türk halkının yaşamı pahasına kahramanca verdiği demokrasi, özgürlük ve hukuk mücadelesini ısrarla görmezden gelme ve maksatlı biçimde çarpıtma çabasını ortaya koymaktadır. Halkın büyük desteğiyle demokratik olarak seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımızı farklı tanımlarla karalamaya yönelik çabaları da esefle kınıyoruz" dedi.

"SON DERECE TAHRİK EDİCİ"

Dışişleri Sözcüsü Bilgiç, Almanya'da yayımlanan Der Spiegel dergisinin 13 Eylül tarihli 'Türkiye Özel Sayısı' ile ilgili kendisine yöneltilen bir soruyu yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı karalamaya yönelik çabaların kınandığını vurgulayan Bilgiç, şu açıklamalarda bulundu:

"Almanya'da yayımlanan 'Der Spiegel' dergisinin dün dağıtılan ülkemizle ilgili özel sayısında oluşturulmaya çalışıldığı görülen imaj, bir süredir Avrupa'da bir kısım medya organlarının uzunca bir zamandan beri ülkemizi hedef alarak kamuoyundaki imajını yıpratmayı amaçlayan çarpık ve önyargılı zihniyetinin yeni bir tezahürünü oluşturmaktadır. Sözkonusu özel sayının kapağının son derece tahrik edici, sadece Türkiye değil İslamiyet hakkında da olumsuz algı oluşturacak şekilde hazırlandığı dikkati çekmektedir. Kapakta, 'Bir Ülke Özgürlüğünü Yitiriyor' alt-başlığına yer verilmesi, 15 Temmuz'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe teşebbüsü sırasında, Türk halkının yaşamı pahasına kahramanca verdiği demokrasi, özgürlük ve hukuk mücadelesini ısrarla görmezden gelme ve maksatlı biçimde çarpıtma çabasını ortaya koymaktadır. Aynı şekilde, halkın büyük desteğiyle demokratik olarak seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımızı farklı tanımlarla karalamaya yönelik çabaları da esefle kınıyoruz.

İslam dünyası için kutsal olan Kurban Bayramı sırasında yayınlanan derginin kapağında minarelerin ateşlenen füzeler olarak tasvir edilmesi saygınlık iddiasındaki bir yayın organının İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı ve ayrımcılık sözkonusu olduğunda sorumluluktan uzak bir yayın politikası izlediğinin, Almanya'da radikal akımlara kapılmadan, barışçı bir anlayışla ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlayan Türk toplumunun yanısıra, genel olarak İslam alemini de rencide etmekten, şiddet kültürüyle özdeşleştirmekten çekinmeyen esasen tiraj odaklı, Türkiye karşıtı yaklaşımının açık ve en son bir örneğidir. Türkiye, sağduyu yoksunu ve çarpık zihniyetten beslenen çevrelerin tüm gayretlerine rağmen terörün, aşırıcılığın ve ayrımcılığın her türlüsüyle meşru mücadelesini, hukuk devleti ilkeleri ve uluslararası yükümlülükleriyle uyum içinde kararlılıkla sürdürecek, Türkiye karşıtı çevrelere hakettikleri cevabı her zaman verecek, anayasal düzenini, demokratik kurumlarını ve hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edecektir. Müttefik ve dostlarımız başta olmak üzere diğer ülkelerde kamuoyu oluşumuna etki eden medya kuruluşları ve çevreleri demokratik dünyanın temellerini oluşturan bu ilkelere riayet etmeye, Avrupa genelinde son dönemde yükselişte olan ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve Türkiye karşıtlığı akımlarının da etkisinde kalarak Avrupa kamuoyunun hafızasında olumsuz Türkiye algısını yerleştirmeye yönelik kötü niyetli ve çaresizlik içinde sürekli kendini tekrar eden çabalarına son vermeye çağırıyoruz."

KKTC’de 2. Tur Görüşmeler Tamamlandı


KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in, yoğunlaştırılmış müzakereler ikinci tur son görüşmesi tamamlandı

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 23 Ağustos’ta başladığı yoğunlaştırılmış müzakerelerin ikinci turu bugün tamamlandı. Yoğunlaştırılmış görüşmeler çerçevesinde ilk turda 6, ikinci turda 8 görüşme yapan liderler, 25 Eylül’de New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un da katılacağı üçlü bir görüşme gerçekleştirecek. Ara bölgede BM’nin görüşmeler için tahsis ettiği binada yaklaşık 3 saat süren bugünkü görüşme sonrasında liderler adına ortak açıklamayı BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide yaptı.

Eide'den ortak açıklama

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, yoğunlaştırılmış müzakerelerin ikinci turunun tamamlanması nedeniyle liderlerin ortak açıklamasını okudu. Liderlerin BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile 25 Eylül'de New York'ta görüşeceğini kaydeden Eide, Ban'dan sürece şahsi desteğini artırmasının talep edileceğini belirtti.

Espen Barth Eide, okuduğu ortak açıklamada, liderlerin 16 ayda sürece belli bir çaba ve zaman harcadıklarını ifade ederek, 11 Şubat 2014’te açıklanan metne bağlılıklarını ve bu çerçevede bir çözüme ulaşma yönündeki kararlılıklarını yeniden ifade ettiklerini belirtti. Eide, görüşmelerde “Ekonomi”, “AB”, “Yönetim ve Güç Paylaşımı” ve “Mülkiyet” başlıklarında kayda değer ilerlemeler elde edildiğini, buna karşın belli özlü konularda ayrılık noktalarının mevcut olduğunu söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, “Güvenlik ve Garantiler” ve “Toprak” başlıklarında liderlerin beyin fırtınası yaparak, konuların üzerinden geçtiğini anlattı. Liderlerin anlaşma sağlanamayan konularda da karşılıklı kabul edilebilir sonuçlara varılabilmesi için güçlü bir kararlılığa sahip olduklarını belirten Eide, liderlerin, görüşmeleri sürdürerek ve yoğunlaştırarak, 2016 yılı sonuna kadar bütünlüklü bir anlaşmaya ulaşma amacıyla çalışmalarını sürdüreceklerini dile getirdi.

BM Genel Sekreteri ile görüşme 25 Eylül’de New York’ta

Bu amaçla BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile 25 Eylül’de New York’da görüşecek liderlerin, görüşme süreci hakkında Genel Sekreteri bilgilendireceklerini söyledi. İlerlemeleri ve karşılaşılan engelleri Ban ile paylaşacaklarını kaydeden Eide, Akıncı ile Anastasiadis’in gelecek aylar için Genel Sekreter’den sürece şahsi katkısını artırması talebinde bulunacaklarını ifade etti.

Wikileaks’in Kurucusu Jullian Assange 17 Ekim’de Sorgulanacak


Yargılanma süreci yılan hikayesine dönüşen Wikileaks’in kurucusu Jullian Assange, nihayet 17 Ekim’de sorgulanabilecek.

Ekvador Savcılık makamından yapılan açıklamada Jullian Assange’ın sorgulaması, 2012 yılından beri siyasi sığınmacı olarak yaşadığı Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde Ekvadorlu savcı tarafından yapılacak.

İsveç Başsavcı’sı Ingrid Isgren’de beraberindeki sorgu ekibi ile birlikte sorgulamada bulunarak, Ekvador Savcısı kanalıyla Assange’a tamamlayıcı sorular soracak. Ekvador Savcılığı’nın sorgulama raporunun İsveçli makamlara sunulmasından sonra İsveç adalet kurumları yargılamanın geleceği konusunda karar verecekler.

Assange davası Başsavcısı Marianne Ny, Juliian Assange’ ın yargılanma süreci ile ilgili geçen hafta düzenlediği basın toplantısında sorgulamayı doğrudan İsveçli makamların yapmamasını ‘soruşturma kalitesinin düşük olacağı’ biçiminde değerlendirmişti.

Wikileaks’in kurucusu Jullian Assange İsveç’te tecavüz suçlamasıyla hakkında tutuklama kararı alınmasından sonra, ABD’ye iade edileceği endişesiyle 2012 yılında Londra’da Ekvador Büyükelçiliği’ne sığınmış, kendisine politik sığınmacı statüsü tanınmıştı.

Devlet Sosyal Tesisleri Satıyor Mu?


Maliye Bakanı Naci Ağbal, kamu kurum ve kuruluşlarına ait tatil yeri, kamp, eğitim tesisi gibi sosyal tesislerin satılacağını açıkladı.

Türkiye'nin Kenan Evren döneminden bu yana üzerinde çalıştığı "kamu kamp ve tesislerinin ekonomiye kazandırılması" projeleri sürüyor. Maliye Bakanı Naci Ağbal, kamu kurum ve kuruluşlarına ait tatil yeri, kamp, eğitim tesisi gibi sosyal tesislerin envanterinin çıkarılarak ekonomiye kazandırılma çalışmalarının başlatıldığını bildirdi.

HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan soru önergesinde kamuya ait tatil kampı sayısını sordu.

Soru önergesini yanıtlayan Maliye Bakanı, 2016 yılı itibariyle bakanlığına ait 14 adet eğitim ve dinlenme tesisi bulunduğunu, diğer bakanlıkların eğitim ve dinlenme tesisi kayıtlarının ilgili bakanlıklar tarafından tutulduğunu söyledi.

Kamu kurum ve kuruluşlarına ait tatil yeri, kamp, eğitim tesisi gibi sosyal tesislerin envanterinin çıkarılarak ekonomiye kazandırılma çalışmalarının başlatıldığını belirten Maliye Bakanı Naci Ağbal, söz konusu çalışmaların halen devam ettiğini söyledi.

Asgari Ücret Düşüyor Mu?


Eğer hükümet bu ayın sonuna dek gerekli düzenlemeyi gerçekleştirmezse asgari ücret ekimde 70 lira azalacak.

Hürriyet yazarı Yalçın Bayeri asgari ücretliyi ekimde "vergi sürprizi" beklediğini kaydetti.

Bayer "Yaklaşık 6 milyon işçi ekimde bir üst vergi dilimine girecek" dedi ve 70 TL'lik kesintinin nedenini şöyle anlattı:

"Hükümet yılbaşında verdiği sözü yerine getirmezse ekim ayından itibaren 70 lira daha fazla vergi kesilerek net ücret 1300 liradan 1230 liraya gerileyecek. Geçen yılın aralık ayında hükümet ve işçi tarafının uzlaşısı ile asgari ücret net 1300 lira olarak saptanmıştı. İşçinin olumlu karşıladığı yeni ücret, sekiz ayda satın alma gücünü yitirmeye başladı. Aşınmadan ötürü 1380 liralık açlık sınırının altında kaldı.
Emekçiler verilen sözün yerine getirilmesini bekliyor. Ancak hâlâ bir girişimde bulunulmamasından da kaygılanıyorlar.

Aslında vergi dilimi artışlarından olumsuz etkilenmemesi için tüm çalışanları içerecek yeni düzenlemenin yapılması kaçınılmaz. Herkes kazancı oranında vergi ödemeli."

Tatilciler Dönüş Yolunda

KURBAN Bayramı tatiline çıkanlar dönüşe erken geçti. TEM Otoyolu İstanbul istikametinin İzmit kesiminde yoğunluk yaşanırken, trafik yavaş ilerledi.





Bakandan Öğretmen Ataması Açıklaması


MİLLİ Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, 2016-2017 eğitim yılına, ihraç edilenden fazla öğretmenin dahil olacağını ifade etti.

MİLLİ Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "40 bin norm fazlası öğretmenimizi etkin kullanacağız. Şubat'ta atadığımız 30 bin öğretmenimizi göreve başlatacağız. Mülakatları tamamlanırsa 20 bin öğretmenimizi de Ekim ayı içinde göreve başlatacağız" dedi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Kurban Bayramı'nın 3'üncü gününde karayolu ile Ankara'dan memleketi Sivas'a geldi. Bakan Yılmaz burada, AK Parti Sivas İl Başkanlığı tarafından Tarihi Sivas Kalesi'ndeki aile çay bahçesinde düzenlenen bayramlaşma programına katıldı. Programa Bakan Yılmaz'ın yanı sıra AK Parti Sivas Milletvekilleri Hilmi Bilgin, Mehmet Habib Soluk, AK Parti İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem, Belediye Başkanı Vekili Erdal Karaca, partililer ve vatandaşlar katıldı.

"ZAFER ÖLÜMDEN KORKMAYANLARINDIR"

Burada konuşan Bakan Yılmaz, Türkiye'yi bölmek isteyenlere milletin fırsat vermediğini belirterek, şunları söyledi:

"Bu ülke 15 Temmuz'da adeta uçurumun kenarına geldi. Rabbimizin yardımıyla, halkımızın kendi iradesine sahip çıkma kararlılığıyla uçurumun kenarından döndük. Allah göstermesin uçurumdan düşseydik herhalde tek parça bulabilmek mümkün değildi. Zaten gaye de oydu. Uçurumdan düşen kimse tek parça halinde kalmazdı. Türkiye'yi parçalamak, bölmek istiyorlardı, bu millet ferasetiyle, basiretiyle birliği ve beraberliğiyle buna fırsat vermedi. Allah'a hamd olsun. Özü nedir? Zafer kimindir? Zafer ölümden korkmayanlarındır. O gün gördük değil mi? Ellerinde hiçbir silah yok, tankı, yok, topu yok, helikopteri yok, uçağı yok. İki tane rakip güç değil. Ama bir tarafı size ait olan, devlete ait olan, millete ait olan bütün silahlar ele geçirilmiş, ihanet içerisinde halka karşı kullanılıyor. Bu milletin elinde tek bir silah dahi yok. Ama buna rağmen kazandı. Niye kazandı. Çünkü biz biliyoruz ki, haklı olan kazanır. Bu millet haklıydı, haklı olduğu için de kazandı. Dolayısıyla bu milletin bir bireyi olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Allah'a hamd olsun, bu birlik ve beraberlik devam ettiği sürece bundan sonra böyle plan yapanların sayısı azalacaktır diye düşünüyorum. Onlar, böyle bir darbe olduğunda halkın bir kısmının kendilerini destekleyeceğini düşünüyorlardı. Ama yanıldılar. Bu millet zor gününde, zor zamanlarında hangi parti, hangi inanç, hangi mezhep, hangi etnik kimliği olduğuna bakmaksızın bir ve beraber olduğunu gösterdi. Ve Türkiye'nin üzerine plan yapmayın diye dünyaya mesajını verdi. Bu birlik ve beraberliğimiz devam ettiği sürece Türkiye'nin üzerine plan yapanların planı bozulacaktır."
Darbe girişiminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet ve yaralılara ise acil şifalar dileyen Bakan Yılmaz, "Bizim vazifemiz nedir, bu olanları unutmamak. Şehitlerimizi unutmamak. Bu olayı iyi anlayıp bizden sonra gelecek nesillere de mutlaka aktarmamız lazım. Hemen hemen bütün şehitlerimizin ismini yeni açtığımız okullara verdik. Ama vatan ne demektir, şehadet ne demektir, milli irade ne demektir, millet ne demektir bizim bunları bundan sonra gelecek nesillere aktarmamız lazım. Burada herkese görev düşüyor" dedi.

"NORM FAZLASI ÖĞRETMENİMİZİ ETKİN KULLANACAĞIZ"

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ihraç edilen öğretmenlere değinen Bakan Yılmaz, şunları söyledi:
"28 bin 163 öğretmenin bakanlığımızla ilişiği kesildi. Yaklaşık 20 binin üzerinde de öğretmeni açığa aldık. Onlar hakkındaki incelemelerde devam ediyor. Toplamda 50 bine yakın. Ancak bizim norm fazlası 40 binin üzerinde öğretmenimiz vardı. Ne demek norm fazlası? Bizim öğretmenimiz fakat etkin olarak değerlendiremiyoruz. Norm fazlası 40 bin öğretmenimizle birlikte geçen Şubat ayında aldığımız 30 bin öğretmenimiz vardı. Onlar bu eğitim öğretim yılında başlayacaklar. Dolayısıyla 2016-2017 eğitim öğretim yılında ayrılanlardan daha fazla öğretmen eğitim programımıza dahil olacak. Ve bu arada 20 bin öğretmeni Milli Eğitim camiasına kazandırmak içinde mülakatlar, çalışmalar devam ediyor. Dolayısıyla 40 bin norm fazlası öğretmenimizi etkin kullanacağız. Şubat'ta atadığımız 30 bin öğretmenimizi göreve başlatacağız. Ve 20 bin öğretmenimizi de Ekim ayı içinde mülakatları tamamlanırsa göreve başlatacağız. İstiyoruz ki eğitimde en ufak bir sıkıntı olmadan bu dönemi atlatalım."

Konuşmanın ardından Bakan Yılmaz ve milletvekilleri vatandaşlarla tek tek bayramlaştı. Programda iş isteyen veya çeşitli sıkıntıları olan vatandaşlar tarafından Bakan Yılmaz'a onlarca zarf verildi.

AB'den Açıklama Vize Serbestisi Gecikebilir


AB Komisyonu Başkanı Juncker, Türk vatandaşlarına vize serbestisinin gecikebileceğini dile getirdi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Türkiye ile yürütülen vize muafiyetine ilişkin müzakarelerin daha uzun sürebileceğini dile getirdi.
Juncker, bugün Strasbourg'da yaptığı açıklamada sonunda bir çözüm bulunabileceğine inandığını belirterek “Ancak öngörülen süre zarfında vize serbestliğinin sağlanması mümkün olmayabilir” dedi.

Juncker, Ankara terörle mücadele yasasında talep edilen değişikleri yapmadığı sürece, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Vize pazarlıkları

Türkiye ile AB arasında Mart ayında yapılan mülteci anlaşmasında, Ankara 72 kriteri yerine getirdiği takdirde, Türk vatandaşlarına Avrupa'da vize muafiyeti öngörülüyordu. Ancak bu kriterlerden 5'ini Ankara hala yerine getirmedi.
Bunlar arasında terörle mücadele yasasında değişiklik de bulunuyor. Türkiye, ekim ayına kadar vize serbestisi konusunda bir çözüm bulunmasını talep etmişti.

PKK'nın Kandil'deki Liderlerinden Karasu CHP'yi Hedef Aldı


PKK'nın Kandil'deki liderlerinden Mustafa Karasu, CHP'yi hedef aldı.

PKK'nın Kandil'deki liderlerinden Mustafa Karasu, CHP'yi hedef aldı. Karasu, Türkiye'de muhaliflerin tasfiye edildiğini söylerken "Bu tasfiye harekatının yüzde onundan AKP ve müttefikleri sorumluysa, yüzde doksanından CHP sorumludur. CHP itirazlarla, açıklamalarla bu gerçeğin üstünü örtemez" dedi. Karasu, "CHP’nin takındığı millici bir tutum değildir; millet karşıtı bir tutumdur, Türkiye karşıtı bir tutumdur" ifadelerini kullandı.

BİR NUMARALI SORUMLU AKP DEĞİL CHP

Örgütün Avrupa'daki yayın organı Yeni Özgür Politika'ya yazan Karasu şu ifadeleri kullandı: "Şu anda AKP iktidarı CHP’nin belirttiği gibi bir cadı avı başlatmıştır. Ancak bu cadı avının gerçekleştirilmesinin bir numaralı sorumlusu CHP’dir. CHP’nin AKP'yi eleştirmeye ve şikayet etmeye hakkı yoktur. Bu cadı avına zemin hazırlayan ve meşrulaştıran CHP olmuştur. CHP AKP ile kol kola girmeseydi, Yenikapı mitingine katılarak bu politikaya destek vermeseydi AKP şu andaki tasfiye ve tutuklama operasyonlarının yüzde onunu bile yapamazdı. AKP yanına hangi siyasi gücü alırsa alsın, tüm muhalif kesimleri bu düzeyde her yerden atan bir uygulama içine giremezdi. Hiçbir siyasi güçle ittifak bu uygulamaları meşrulaştıracak, normalleştirecek bir siyasi ortam ve zemin yaratamazdı. Bunu sadece ve sadece CHP sağlatabilirdi ve CHP bunu yapmıştır. AKP ve Tayyip Erdoğan’a her türlü muhalefeti ezip geçebilirsin demiştir. Eğer CHP bunu bilinçli yapmışsa; diğer muhalifler ezilir, meydan da bana kalır demişse, bu da büyük bir yanılgı ve gaflettir. Diğer muhalif güçler ve demokrasi güçleri tasfiye olursa CHP sadece avucunu yalar. Diğer muhalif güçler ezildiğinde ortada sadece CHP’nin posası kalır".

CHP MİLLİCİ DEĞİL

"CHP’nin takındığı millici bir tutum değildir; millet karşıtı bir tutumdur, Türkiye karşıtı bir tutumdur. Türkiye'nin imkanlarını kendi hegemonik iktidarı için kullanan AKP'ye tüm millet peşkeş çekilmiştir. CHP, halkı da, demokrasi güçlerini de milli tutum adına AKP'ye peşkeş çekmiştir. CHP şu andaki tutumuyla peşkeşçidir" dedi ve şöyle devam etti: "CHP’nin şu anda AKP uygulamalarına itiraz etmesinin hiçbir pratik değeri ve siyasi anlamı yoktur. Bu tür laflarla AKP'ye yaptığı suç ortaklığının üstünü örtemez. Çünkü bu uygulamalar bu düzeye varmışsa sorumlusu CHP’dir. Bu tasfiye harekatının yüzde onundan AKP ve müttefikleri sorumluysa, yüzde doksanından CHP sorumludur. CHP itirazlarla, açıklamalarla bu gerçeğin üstünü örtemez. Bir kez önünü açmıştır; bu suçun en büyük ortağı olmuştur. Bir daha vurguluyoruz; AKP bu yaptıklarının yüzde onunu bile yapamazdı. Böyle bir uygulamaya girişse AKP iktidarının sonu gelirdi. Ama CHP AKP'ye destek olarak AKP'ye iktidarı boyunca hiç kimsenin vermediği desteği vermiştir; sunmadığı imkanı sunmuştur. Fethullahçılar Erdoğan ve AKP'nin iktidar olması için çok büyük destek vermişlerdi. CHP bunun yüz katını vermiştir. CHP sözüm ona millet ve devleti kurtarma adına AKP'ye bu desteği vermiştir. Ancak CHP sadece ve sadece AKP'yi Türkiye'nin tek iktidar gücü haline getiren bir destek sunmuştur. Ne AKP, ne MHP demokrasi güçlerine bu düzeyde zarar verebilirdi. Sadece CHP demokrasi güçlerine zarar verebilirdi ve de Türkiye tarihinde demokrasi güçlerine en büyük zararı CHP vermiştir. AKP ve MHP yıllarca uğraşmış, bu düzeyde demokrasi düşmanı bir zemini, fırsatı ve imkanı bulamamıştı. Bunu altın tepside AKP'ye CHP sunmuştur."

CHP YÖNETİMİNE TUTUM ALINSIN

Karasu CHP içindeki Kılıçdaroğlu karşıtlarına da çağrı yaptı: "Tüm demokrasi güçleri, aydınlar, yazarlar bu gerçeği görmelidir. CHP içindeki demokratik eğilimli kişilikler bu gerçeği görmelidir. CHP’nin demokrasi eğilimli tabanı Kılıçdaroğlu ve çevresindeki CHP yönetiminin AKP'ye ve faşist ittifaka verdiği desteği, demokrasi güçlerine ise verdiği zararı görmelidirler. Bu temelde CHP yönetimine tutum almalıdırlar. CHP’nin oynadığı rolü teşhir etmelidirler. Bugün CHP’nin oynadığı bu rol teşhir edilmeden demokrasi mücadelesine karşı saldırılar durdurulamaz ve demokrasi mücadelesi geliştirilemez. Demokrasi güçleri, demokratlar ve devrimciler bu durumu görerek ya CHP’ye tutum alacaklardır, ya da devekuşu gibi kafalarını toprağa gömüp bu durumu görmezlikten geleceklerdir. Devekuşu gibi kafayı kuma gömüp CHP’ye tavır almayanlar demokrasiye büyük zarar vermektedirler. CHP’yi bile mevcut durumdan kurtarmak CHP’nin bu uğursuz rolünü görüp tutum almakla mümkündür. Eğer CHP bu yolda yürüsün, bundan kurtulalım deniliyorsa bu da ayrı bir konudur. Ancak mevcut durumda doğru olan, CHP’nin demokrasi karşıtı ve AKP faşizmine güç veren konumunu eleştirip CHP’yi bu durumdan çıkarmaktır. CHP tabanında var olan, belli bir demokrasiden yana olan toplumsal kesimlerin, CHP içinde var olan bir kısım demokratın CHP’nin bu durumdan çıkarılması isteğine uygun davranarak daha iyi sonuçlara ulaşılabilir. Kuşkusuz bu da CHP’nin şu andaki politikalarının şiddetli biçimde eleştirilmesi, hatta teşhir edilmesinden geçmektedir. Bu açıdan tüm demokratların, aydınların, sol ve sosyalistlerin CHP’ye yönelik bir eleştiri kampanyası yürütmeleri gerekmektedir. CHP için de hayırlı olacak budur."

Der Spiegel: “Bir Ülke Özgürlüğünü Kaybediyor”


Alman Siyaset Dergisi ‚ 'Der Spiegel‘ bugün piyasaya çıkan özel sayısında 130 sayfa Türkiye’yi mercek altına aldı.

Kapağında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yer veren dergi Osmanlı döneminden günümüze Türk siyasetinin biyografisiyle beraber Türkiye- Avrupa ilişkileri, yaşanan olaylar, krize yol açan haberleri ele aldı.

Başlıklarda “Bir Ülke Özgürlüğünü Kaybediyor”, “Odak Noktası Türkiye”, “Türkiye Nereye Gidiyor”‚ ”Türkiye Benim” benzeri dikkat çeken haberlere yer verildi.

Avrupa Konseyi Ukrayna Konusunda Rusya'yı Uyardı


Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Ukrayna ile ilgili Rusya’ya uyarıda bulundu.

AKPM Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesinin hazırladığı, “Ukrayna’daki çatışmanın siyasi sonuçları” adlı raporda, Rusya’nın “Ukrayna’daki birliklerini geri çekmesi ve Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçılara silah yardımı yapmayı durdurması gerektiği” belirtildi.

Ukrayna’nın doğusunda istikrarlı ateşkesin sağlanamamasının Minsk Anlaşması’nın şartlarının yerine getirilmesinin önünde engel oluşturduğu belirtilen raporda, “Siyasi İşler ve Demokrasi Komitesi, çatışmanın barışçıl çözümüne olan desteğini bir kez daha yineleyerek, Rusya’ya, birliklerini Ukrayna’dan çekmesi ve ayrılıkçılara silah yardımı yapmayı durdurması çağrısında bulunuyor” denildi.

Raporda ayrıca, “Rusya’nın Kırım’da insan hakları ihlallerinde bulunduğu” öne sürüldü. Raporun, Strasbourg’da 10-14 Ekim tarihlerinde yapılacak AKPM Sonbahar Genel Kurulunda masaya yatırılacağı açıklandı.

Karadeniz'de Her Şey Değişti


Rusya Genelkurmay Başkanı, “Türkiye'nin neredeyse Karadeniz'in efendisi olduğu söyleniyordu. Artık her şey değişti” şeklinde konuştu.

Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov, Karadeniz'deki Rus filosu ve Türk Deniz Kuvvetleri arasındaki güç oranının son birkaç yıl içerisinde ciddi biçimde değiştiğini belirtti.

Rusya'nın güney askeri bölgesinde düzenlenen Kafkasya 2016 tatbikatlarının sonuçlarının değerlendirildiği bir toplantıda konuşan Gerasimov, "Bundan birkaç yıl önce Rus (Karadeniz) filosunun askeri kapasitesi Türk Deniz Kuvvetleri'ninkiyle kontrast halindeydi. O zamanlar Türkiye'nin neredeyse Karadeniz'in efendisi olduğu söyleniyordu. Artık her şey değişti” ifadelerini kullandı.

Sputniknews’a göre, Valeri Gerasimov, Rus filosuna Kalibr tipi cruise füzeleri taşıyabilen denizaltılar gibi yeni olanaklar eklenerek kapasitesinin artırıldığını öne sürdüğü konuşmasında Rusya'nın Karadeniz Filosu bugün “iyi bir izlenim bıraktığını" da belirtti.

Kaynak'a CHP'den Yanıt Geldi


"KHK'lar Anayasa mahkemesi'ne götürülemez diyen Başbakan Yardımcısı Kaynak'a CHP'den yanıt geldi.

Hükümet ile CHP arasında OHAL kararnameleri restleşmesi yaşanıyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Olağanüstü hal ilanından sonra ilk çıkarılan hariç tüm Kanun Hükmünde Kararname’leri (KHK) Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götüreceğiz” açıklamasına Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, karşı çıkmıştı. Kaynak OHAL kararnamelerinin Anayasa Mahkemesi’ne götürülemeyeceğini önü sürmüştü.

Kaynak’a CHP İstanbul Milletvekili hukukçu Mahmut Tanal “Bal gibi götürürüz” diye yanıt verdi.

‘ANAYASAL ÇERÇEVENİN DIŞINA ÇIKILDI’

Tanal, OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerin Anayasa’ya uygunluğunun esas olduğunu belirtirken,bu dönemde çıkarılan kararnameler için aynı şeyin söylenemeyeceğine dikkat çekti. “Anayasa’nın OHAL kararnameleri için çizdiği çerçevenin dışına çıkılmış” diyen Tanal, temel hak ve özgürlüklerin dışına çıkıldığı için de Anayasa’nın 15. Maddesinin de ihlal edildiğini söyledi.

SHP ÖRNEĞİ

CHP, OHAL kararnamelerini Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda, yüksek mahkemenin 1991 yılında verdiği kararı esas alacak. Parti hukukçuları Anayasa’nın OHAL kararnamelerinin Anayasa Mahkemesi’ne götürülemeyeceğine ilişkin 148. Maddesinin Anayasa’ya uygun çıkarılan KHK’ler için olduğunu savunuyor. Darbe girişimi sonrası çıkarılan KHK’lerin Anayasaya uygun çıkarılmadığını savunan CHP’li hukukçular bu kararnamelere karşı AYM’de iptal davası açılabileceğine dikkat çekiyor.

Dönemin Partisi SHP’nin (Sosyaldemokrat Halkçı Parti) 1990 yılında çıkarılan iki ayrı OHAL KHK’sini Anayasa Mahkemesine götürdüğü ve bunların bir çok maddesini iptal ettirdiğini dikkat çekiliyor.

CHP, OHAL’in gerekli kıldığı konularda çıkarılmayan kararnamelerin OHAL kararnamesi sayılamayacağın, bunlar hakkında Anayasa Mahkemesine iptal davası açılabileceğini söylüyor.

CHP’li Tanal’ın kararnamelerle Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerinin ihal edildiğine dikkat çektiği anayasa maddesi şöyle:

MADDE 15. – Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir

KAYNAK NE DEMİŞTİ?

Milliyete konuşan bakan Başbakan Yardımcısı Kaynak, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun KHK’ları iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürecekleri yolundaki açıklamalarına ise şu yanıtı vermişti: “KHK’lar için Anayasa Mahkemesi yolu kapalı. Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin bakacağı işler anayasamızda belli. Kanunları götürebilirler ve Meclis İçtüzüğü’nü götürebilirler. Bir de Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı var. O da kanun iptalinde değil. Dolayısıyla KHK’ları Anayasa Mahkemesi’ne götüremezler. Anayasa bu yolu kapatmış. Ama bizim şöyle bir yaklaşımımız var: Zaten KHK’ları Meclis’e sunduk. Meclis’te bunlar kanunlaşırken düzeltilebilir ya da tamamen bazı maddeleri kaldırılabilir. Meclis iradesi esastır. Düzeltilecekler varsa bunun yolu o zaman açılır. Bir kısım KHK’larla yaptığımız işler başlayıp biten işlerdi. Hükmü o gün uygulanan ve biten KHK’lardı.”

Kızının Erkek Arkadaşına Tecavüz Etmiş


ABD’li kadın kızının erkek arkadaşı ile onun ikizine tecavüzden hüküm giydi.

ABD’de 40 yaşında bir kadın, kızının 15 yaşındaki erkek arkadaşı ile onun ikiziyle seks yaptığını itiraf edince “çocuğa tecavüz” suçundan dört yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Evli ve bir çocuk sahibi Heather Salines adlı kadın önceki gün Massachusetts eyaletinde görülen davada karar duruşmasına çıktı.

Dava, Belmonte Orta Okulu’nda okuyan 15 yaşındaki bir öğrencinin, Mart 2014’te sınıf arkadaşlarına cep telefonundaki çıplak kadın fotoğraflarını göstermesi üzerine başlamıştı.

Fotoğraftaki Salines gözaltına alınmış, çocuk bir dönem kadının kızıyla çıktığını, kadınla daha önce de aracında ve tuttukları bir otel odasında seks yaptıklarını polise söylemişti.

Daha sonra Salines’in çocuğun ikiz kardeşiyle de seks yaptığı ortaya çıkmıştı.

Savcılık, annesini kaybeden çocuğun Salines’i bir anne figürü olarak gördüğünü, kadının bu güveni suiistimal ettiğini savundu. Çocuklardan biri, kadınla seks yaptıktan sonra bunalıma girdiğini, intihar etmek istediğini söyledi.

Çocuğa tecavüz, cinsel saldırı ve müstehcen yayınları çocuklar arasında dağıtma suçlamaları yöneltilen Salines, suçunu kabul edince dört yıl hapis cezasıyla kurtuldu.
Hapis cezasının ardından üç yıl adli kontrol şartıyla salıverilecek olan Salines, 16 yaşından küçük çocukların yanına yanlarında yetişkin olmadan yanaşamayacak, cinsel suçlulular listesine alınacak ve bileğine konum bilgilerini polisle anlık olarak paylaşan elektronik kelepçe takılacak.

CHP Liderinden Tutuklamalara Tepki


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu yazar, gazeteci ve aydınlar için paylaşımda bulundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yazar, gazeteci ve aydınların bayramın mutluluğunu sevdikleriyle geçirmesine engel olanların demokrasiden bahsetmeye hakkı yoktur” ifadesini kullandı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından “Yazar, gazeteci ve aydınların bayramın mutluluğunu sevdikleriyle geçirmesine engel olanların demokrasiden bahsetmeye hakkı yoktur” paylaşımında bulundu.