14 Eylül 2016 Çarşamba

12 Eylül 36.Yılında Devam Ediyor!


Her türlü demokratik tepkiyi baskı ve zorla sindiren, işkenceyi/devlet terörünü kurumsallaştıran, başta konfederasyonumuz DİSK’in faaliyetlerinin durdurulması ve yöneticilerin yargılanması, üyelerinin zorla başka sendikalara üye yapılması olmak üzere emeği örgütsüz hale getiren 12 Eylül askeri darbesi 36. yılını doldurdu.

12 Eylül askeri darbesini yapanlar yargılanıp cezalandırılamadı. Darbeciler yargılanmadan ve ceza almadan öldüler. Darbecilerin yargılanması bir yana kurdukları rejim bütün kurumları ile ayakta. Yaptıkları Anayasa yürüklükte, yaptıkları yasaların çoğu yürüklükte. Dahası 12 Eylül askeri faşist darbesinin pek çok uygulaması 36 yıl sonra tekrar gündemde.

15 Temmuz 2016’da ülkemiz yeni bir darbe girişimini bertaraf etti. Halk iradesine silahla el koymaya çalışan darbeciler Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimini gerçekleştirdiler ve yüzlerce yurttaşımızı katlettiler. 12 Eylül’ün yıldönümü vesilesiyle 15 Temmuz darbe girişimini bir kere daha lanetliyor ve yaşamını kaybedenleri anıyoruz.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra demokrasi ve hukuk ortak paydasında buluşmak ve darbe hukukuna kökten son vermek mümkün iken maalesef bu yol tercih edilmedi. Bombalanan parlamentonun rolünün artırılması gerekirken, parlamento devre dışı bırakıldı ve ülke Anayasayı askıya alan kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmeye başlandı. Darbe püskürtüldü ancak demokrasi kazanmadı. Tersine hükümet Anayasayı askıya alarak adeta bir sivil darbeye yöneldi. 2016 yılının 12 Eylül’ü, 15 Temmuz darbesi kadar ülke çapında ilan edilmiş Olağanüstü Hal ve onun aracılığıyla yaşatılan hak ihlalleriyle de anılacak.

Darbe zanlılarının siyasetteki destekçilerine, Cemaati yıllarca el üstünde tutanlara dokunulmazken binlerce kamu görevlisi sudan gerekçelerle işten atıldı ve açığa alındı. Darbeyle ilgisi olmayan binlerce kamu görevlisi işinden oldu. 44 demokrat akademisyen darbe/terör torbasına konularak atıldı. Binlerce ÖYP’li asistan güvencesiz hale getirildi. Darbe/terör torbasına sığması mümkün olmayan yazar ve araştırmacılar tutuklandı. 11 bin öğretmen açığa alındı.

Bu hak ihlallerinin arasına, dün halk iradesinin gasp edilmesi de eklendi. Bir OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesinde yer alan hükme dayanarak 28 belediyeye kayyum atandı. Halk iradesini hiçe sayarak, halk iradesini yok etmeye çalışan darbecilerle mücadele edilemez.

OHAL, darbenin izlerini silmek ve darbecilerle mücadele etmek hedefinden sapmış ve muhalifleri sindirmenin, susturmanın bir aracına dönüşmüştür.

Halk oylamasıyla seçilmiş belediye yönetimlerine kayyum atanması, darbeden başka bir anlama gelmemektedir. Darbe girişimi bahane edilerek adeta darbe hükümleri işletilmektedir. Demokrasilerde hiç kimsenin kendini yargı yerine koyup, hüküm verip, infaz etme hakkı yoktur.

12 Eylül darbesinin 36. yılında 12 Eylülcülerin kendileri mezarda, fikirleri iktidardadır. Parlamentoyu kapatmak da, parlamentoyu bombalamak da, yerel halk iradesi doğrultusunda oluşan belediyelerin yönetimine el koyarak kayyum atamak da, yalnızca darbecilere özgü yöntemlerdir. Darbeyle mücadele darbeci yöntemleri meşru kılmaz.

Bugüne kadar darbelerin ve her türlü dikta girişiminin karşısında demokrasi, sosyal hukuk devleti, emek, barış, ve laiklik talepleriyle çıkan DİSK, OHAL uygulamaları karşısında da bu taleplerle duracaktır!

Hükümeti, darbecilerle mücadeleyi sulandırmamaya, darbecileri adil bir biçimde yargılayarak cezalandıracak koşulları yaratmaya, darbe hukukuna ve OHAL uygulamasına son vermeye, temel hak ve özgürlüklere saygı göstermeye çağırıyoruz.

Kani Beko

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder